Sözleşme ve Hukuk Atölyesi’nde Ofissizler Neler Konuştu?

Ofissizler: Sözleşme ve Hukuk Atölyesi

Ofissiz çalışanlar olarak en sık karşılaştığımız sorunlardan birinin, yaptığımız işin parasını alamamak olduğunu fark ettik. Bunu çözmenin bir yolu olarak, haklarımızı koruyacak şekilde sözleşme hazırlamayı istedik ancak bunun için hukuk desteğine ihtiyacımız oldu. Davet ettiğimiz üç avukat ile ne tür sözleşmeler yapabileceğimizi, nelere dikkat etmemiz gerektiğini konuştuk.

İçine girince anladık ki sözleşme mevzusu öyle kısa kesilecek, net çizgileri olacak bir şey değil. Herkesin kendi çalışma şekline göre, hatta belki de yaptığı projeye/işe göre sözleşme hazırlaması gerekiyor. Bu atölyede meselenin genel hatlarını, sözleşme tiplerini, hatta hukuki statümüzü anlamaya çalıştık.

Atölyenin açılışını, Ofissizler’in ortaya çıkışı üzerine Melis Oflas’ın yaptığı konuşmayla yaptık. Dünyada Mekan’ın nasıl ortaya çıktığını, buradan neden Ofissizler’in ayrı bir oluşum çıkardığını, mekanı hâlâ nasıl kullanmaya devam ettiğimizi dinledik.

Atölye öncesinde freelance çalışanların sözleşme yapma şekilleri üzerine bir anket yapmıştık. Yunus Ertürk, bize bu anketin sonuçlarını bir sunumla açıkladı. Burada öne çıkan bazı sonuçlar şöyle:

  • Freelance çalışanların yarısından çoğu sözleşme yapmıyor.
  • Sözleşme yapan freelance’lerin yarısına yakını, işverenin/müşterinin hazırladığı sözleşmeyi imzalıyor. Avukat desteği ile sözleşme hazırlayanların oranı ise %5 civarında.
  • Sözleşme yapmayı istemekteki en önemli etkenler ücretleri alabilmek ve hakları korumak.

Anket sonuçları sunumumuzun tamamına aşağıdan ulaşabilirsiniz.

FREELANCE ÇALIŞANLAR İÇİN SÖZLEŞME TÜRLERİ

İlk hukukçumuz Av. Aydan Düzgünkaya, bize sözleşme türlerinden bahsetti.

https://youtu.be/_KkAxGZlMPw

Aydan, öncelikle sözleşme mevzusunun biraz karışık olmasına vurgu yaparak, hap bilgi sunmayacağını belirtti. Sözleşme türlerinden bahsedeceğini, ancak dinleyicilerin kendilerini hangi türe yakın hissettiğine karar vermesi gerektiğini söyledi.

Bu kararı verirken en önemli soru: İş sahibi ile kurduğumuz ilişkide işçi miyiz? Eğer işçiysek, iş kanununa dayanan bir hizmet sözleşmesi yapabiliriz. Eğer iş sahibi ile müşteri-satıcı ilişkisi kurduysak, bu durumda eser sözleşmesi yapabiliriz. Eser sözleşmesi yaparsak, borçlar kanununa tabi oluyoruz. İkinci durumda vergi yükümlülükleri doğuyor olsa da bu, eser sözleşmesi yapmamıza engel değil. Muhasebe işleri ile sözleşme işleri hukuk nezdinde birbirinden bağımsız.

Eğer vergi mükellefi iseniz, yani bir şahıs şirketiniz üzerinden çalışıyorsanız, hizmet sözleşmesi yapamıyorsunuz. Zaten bir şirket sahibisiniz ve karşınızdaki şahıs veya şirket ile eşit bir ilişkiniz var demektir. Bu durumda eser sözleşmesi yapabilirsiniz. Vergi vermiyor olsanız da eser sözleşmesi yapabiliyorsunuz. Ancak Yargıtay kararına göre, eğer düzenli iş yapıyorsanız, bu artık hizmet ilişkisine dönüşüyor ve hizmet sözleşmesi yapmanız gerekiyor.

Hizmet Sözleşmesi

Hizmet sözleşmesine döndüğünde iş biraz karışıyor, zira çok fazla çeşit var: kısmi süreli, çağrı, uzaktan çalışma, yarı zamanlı, evde hizmet sözleşmesi…

Genel hizmet sözleşmesine dâhil olup olmadığınızı merak ediyorsanız, zaman ve bağımlılık durumunuzu gözden geçirmelisiniz. Çalışma saatlerinizi siz mi belirliyorsunuz, yoksa işvereniniz mi? Eğer siz belirliyorsanız, genel hizmet sözleşmesi sizin için uygun değil.

Kısmi süreli olabilmeniz için hukuki şart şöyle geçiyor: “45 saatten ciddi anlamda az”. Mesela haftada 20 saat çalışıyorsanız kısmı süreliye dâhil olabilirsiniz. Bağımlılık koşulu, burada da devam ediyor.

Çağrı usulü çalışma ise, çağrıldığında çalışmak anlamına geliyor. Mesela 3 aylık bir süre için anlaşıyorsunuz. İş geldiğinde yapacaksınız. İş gelmeyebilir de. Ancak anlaştığınız ödemeyi, hiç iş gelmese de yapmak zorunda.

Uzaktan çalışmada ise işverenin iş organizasyonuna bağlıyız. İşverenin işyerinde değil, uzaktan çalışıyoruz.

Evde Hizmet Sözleşmesi

Evde hizmet sözleşmesi, diğer hizmet sözleşmelerinin aksine borçlar kanununa tabi. Ayrıca sizi bir işçi olarak tanımlamaz. Ancak yine de iş kanundan faydalanabiliriz.

Evde hizmet sözleşmesinin de iki türü var: Aralıklı ve aralıksız. Mesela eğer işveren çevirmene her ay bir kitap yolluyorsa, bu aralıksız evde hizmet sözleşmesidir. Bir kitap yolladıysa, ama bittiğinde başka kitap yollayıp yollamayacağı belirsiz ise, bu aralıklı evde hizmet sözleşmesidir.

Aralıksız evde hizmet sözleşmesi yaparsanız, işveren size 15 günde bir ödeme yapmak zorundadır. Yazılı rızanız olursa, bu süre 30 güne kadar uzatılabilir ancak daha fazla uzatılması mümkün değildir. Ayrıca sigorta talep etmeniz mümkündür.

Evde hizmet sözleşmesi yaptığınızda, siz işi teslim ettikten sonra işveren bir hafta içinde inceleyip dönüş yapmalıdır. Ayrıca işin yapılması için gerekli malzemeleri, işveren temin etmelidir. Sözleşmeyi feshetmek için ihbar süresi vardır. Hemen feshetmek istiyorsa, ihbar tazminatınızı ödemek zorundadır.

Eser sözleşmesi ile karşılaştırıldığında bazı önemli farklar şöyle:

  • Eser sözleşmesinde ödeme, sözleşmede istendiği gibi belirtilebilir. Evde hizmet sözleşmesinde 15 günde bir ödeme yapılmalıdır.
  • Eser sözleşmesinde fesih şartları sözleşmede serbestçe belirlenir. Evde hizmet sözleşmesinde iş kanunundaki ihbar süresi geçerlidir.
  • Eser sözleşmesinde iş için gerekli malzemeleri, işi yapan temin eder. Evde hizmet sözleşmesinde işveren temin eder.
  • Eser sözleşmesi, düzenli işler için değil, tekil işler içindir. Evde hizmet sözleşmesi, devam eden işler içindir.

Bir sözleşmede olması gerekenler

  • Taraflar kimler? Tarafların kim olduğu statüsü ile birlikte yazılmalı. Bunun için de öncelikle hangi sözleşme türünü yaptığınızı bilmelisiniz.
  • İşin tanımı. Buraya çok dikkat etmelisiniz. İşin sürecini ve sonucunu ayrıntılı şekilde tanımlamaktan çekinmeyin. Teslimden sonrasını unutmayın.
  • İşin ne zaman başlayıp biteceğini yazın. Bitiş tarihinin uzaması durumunda işverenin/müşterinin sizden herhangi bir talepte bulunamayacağını yazın.
  • Ücretinizi, KDV ve diğer tüm kesintiler hariç, net yazın. Ne zaman, ne şekilde ödeneceğini, istiyorsanız avans, ara ödeme gibi ödemeleri ekleyin. Masrafların kime ait olacağını mutlaka belirtin.
  • Sigorta isteyecekseniz, belirtin.
  • İşin ne şekilde teslim edileceğini mutlaka belirtin.

Aydan Düzgünkaya, son olarak yazılı sözleşmenin en güvenceli yöntem olduğundan bahsetti. Eğer yazılı sözleşme yapamıyorsanız da yazılı deliller üretmeye çalışmamızın, sözlü iletişimden kaçınmamızın öneminden bahsetti.

FREELANCE ÇALIŞMANIN HUKUKİ STATÜSÜ

İkinci avukatımız Av. Göksel Arslan, freelance çalışmanın hukuktaki yerinden bahsetti.

https://youtu.be/-GPkUSPrvDw

Freelance kelimesini Türkçeye çevirirken doğru bir seçim yapmak gerekiyor. Serbest meslek, ilk anlamı gibi gelebilir ancak serbest meslek, Türkiye’de başka bir anlama geliyor. Herhangi bir esnaf, kendini tanımlamak için serbest meslek diyebiliyor ancak freelance’in karşılığı bu değil. Göksel Arslan, “bağımsız iş sahibi” demeyi tercih ettiğini belirtti. Sonrasında daha çok iş sahibi ile müşteri-satıcı ilişkisi kuran, yani eser sözleşmesi yapan freelance’lerden bahsetti.

Buradaki “bağımsız” kelimesi, muhataptan bağımsız olmak anlamına geliyor. Yani iş yaptıran kişinin veya şirketin denetim ve gözetimi altında değilsiniz. O sizin müşteriniz. Bu alan, Türkiye’de hukuki açıdan düzenlenmiş değil. Avrupa Birliği’nde ise hem örgütlenmeler oldukça gelişmiş hem de AB’nin şartname denen tavsiye kararları var. Burada freelance tanımını, serbest meslekten kurtarmak önemli. Freelance’in müşterisiyle ilişkisi işçi-işveren ilişkisi değil.

İCRA-DAVA SÜREÇLERİ

Bu kısımda Av. Çağla Çinili, bize icra ve dava süreçlerinden bahsetti. Hangi durumlarda dava açabileceğimizi, hangi durumlarda icraya gidebileceğimizi ve her iki hukuki prosedürün birbirinden ne şekilde farklı olduğunu tartıştık.

https://youtu.be/Ss6bQdpFW9M

Alacak-Borç nedir?

Anlaşma gereği vermek, yapmak veya yapmamak ile ilgili, mükellef olunan sözleşmeye konu taleplerdir. Karşı tarafın ne istediğini anlamak ve işi ona göre yapmak önemli. Sözleşmede karşı tarafın beklentisini net olarak yazmalısınız. Şifahen (sözlü) olarak da sözleşme yapabilirsiniz ancak bunu kanıtlaması zordur. Bu yüzden yazılı sözleşmeyi her zaman tercih etmelisiniz. Fiziksel olarak yapamazsanız, e-posta yoluyla kurulan sözleşme ve anlaşmanın da hukuki bir karşılığı vardır. Hukukçular da bizim gibi insanlardır, iletişiminiz delil olarak sayılmasa bile kanaat uyandırabilir, kararları etkileyebilir. E-posta içeriğinde borç, teslim süresi gibi bilgiler varsa, bunlar dava meselesi yapılabilir.

Alacağın vadesi nasıl belirlenir?

Ücretin ne zaman ödeneceği sözleşmede belirlenir. Eğer belirlenmemişse, işin teslim tarihi baz alınabilir. Ücret ödenmemişse, “şu tarihte yahut bir hafta sonra hesabıma lütfen” gibi bir e-posta ile tatlı dilli bir uyarı geçilebilir. Bir kurumla konuşuyorsanız ve alacağınız çoksa, noterden ihtarname çekmeniz iyi bir tercih olabilir. İhtarnamenin önemi şu; faiz gibi bir mesele var. 2000 liralık işi çıplak alabilirsiniz, cezai faiz ile de alabilirsiniz. Bildirimi yaptığınız tarihte faiz başlar. Siz beni tehdit mi ediyorsanız derlerse, ben hukuki hakkımı savunuyorum diyebilirsiniz.

Dava açmak mı, icra başlatmak mı?

Bu karar, karşı taraftan ne talep edeceğinize göre değişir. Yaptığınız iş belirli bir ücrete tabii değilse, (tasarım yapıyorsunuz, ek şeyler geldi miktar netleşmedi) o zaman davaya gitmek mantıklıdır. İşçi statüsü ile çalışıyorsanız, iş mahkemelerinde dava açmanız gerekir, icraya gidemezsiniz. Dava yolu daha maliyetli ve daha uzundur. Bu yüzden örneğin 700 lira gibi bir alacak için dava açmak çok anlamlı değildir. Yine de bir avukata danışmanızda fayda var. Dava yolu daha uzun olmakla birlikte, dava sürecinde alacağınızın faizi işlemeye devam eder. Ayrıca dava lehinize sonuçlanıp kesinleşince ilama dayanarak itiraz yolu kapalı olarak alacağınızı tahsil edebilirsiniz. Sözleşmelerinize yer eklemek, dava süreçleri için oldukça önemli. Yer eklemezseniz, davalının yerleşim yeri veya şirket merkezi yetkili olur. Bir anda hiç beklemediğiniz bir şehrin mahkemesindeki davalarınıza gitmek zorunda kalırsınız.

Ancak işin kapsamı ve ücreti net olarak belirlenmişse icra takibi başlatmak daha uygundur. Alacak miktarınızı net olarak biliyorsanız icra takibi başlatabilirsiniz. Elinizde delilleriniz ve/veya sözleşmeniz varsa, icraya gitmek daha hızlı sonuç verir. Dava açmaya göre daha az maliyetlidir. İcra takibi başlattığınızda karşı tarafın 7 gün içinde itiraz hakkı vardır. İtiraz ederse 1 sene içinde itirazın iptali davası açmanız gerekir ve bu dava, genel mahkemede açılacak alacak davasına göre ispat kabiliyeti hususunda biraz daha zorludur. Yazılı senet gibi kesin delillere ihtiyacınız vardır.

Hangi materyalleri delil olarak kullanabiliriz?

Olabildiğince çok deliliniz olsun. Tanık göstermek, ilk elden tanık olmuş freelance insanlar, e-postalar, mesajlaşmalar delil olabilir. Video ve telefon görüşmeleri olabilir…

SONUÇ

Hukukçularımızın verdiği bilgileri dinledikten sonra bir de forum yaptık. Burada konuştuklarımızı biraz daha derinleştirmeye çalıştık. Aklımıza takılanları netleştirdik.

Freelance’ler için hukuk mevzusunun o kadar da basit bir şey olmadığını düşünerek, atölyelerin devamını yapmaya ve bir de hukuk çalışma grubu kurmaya karar verdik.

Gelişmeler için bizi takip edebilirsiniz. Merak ettiğiniz kısımlar varsa veya fikir belirtmek isterseniz aşağıya yorum yapabilirsiniz.

https://youtu.be/-C1FttAQA7c

Video: Gökhan Şahin
https://www.youtube.com/user/igsahin

İnternet sitesi https://ofissizler.org
Yazı oluşturuldu 43

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.