Freelance çalışanlar olarak patronla baş başa bırakılmanın biz çalışanlara bedelini iyi biliriz. Öyle ki işverenler çoğu durumda yaptığımız işin ücretini tahsil edebilmemizi garanti altına alacak sözleşmeleri bile imzalamaktan geri dururlar. Üretimi hangi şartlar altında gerçekleştirdiğimiz de işverenin gündeminde değildir. Üretim araçlarını temin etmekten ve son dakika çıkarılan sayısız revizyonları halletmekten sorumlu tutulurken yemeğimizin, temizlik, elektrik, internet gibi giderlerimizin masrafları da bize bırakılır. Piyasa rekabeti içerisinde aldığımız ücretler düşedururken bu “katma değerleri” ücretlere yansıtabilmek çoğu freelance çalışan için mümkün olmaz.
Resmi Gazete’de 10 Mart tarihinde yayımlanan uzaktan çalışma yönetmeliği ise işçinin işverenle benzer bir şekilde baş başa bırakılmışlığının resmiyete dökülmesinden ibaret. Yönetmelik temelde dört hususu işverenin vicdanına havale etmiş. İlk muğlaklık evden çalışmaya geçiş süreci ile alakalı. İşveren mücbir sebepler göstererek evden çalışmaya geçilmesi kararını kendi başına alabiliyorken işçinin talep etmesi durumunda ancak işveren onay gösterirse evden çalışmaya geçilebiliyor. Evden çalışmanın işçi ile işverenin anlaşmasına bağlı olduğu ifade edilirken işçi işverenle baş başa bırakılıyor. Yani işveren bir bahane ile işçiyi korumaktan uzak olan bu yönetmelik çerçevesinde bir çalışma sistemine geçebiliyor. İşçi ise mücbir sebepleri gerekçe gösterip kendi başına evden çalışmaya karar veremiyor.
İkinci olarak işin gerçekleştirilmesi ve gerçekleştirileceği mekânın düzenlenmesi için ortaya çıkacak masrafların nasıl hesaplanacağı da işverenin vicdanı, işçinin de ikna kabiliyetine bırakılmış. Üretim araçlarını işverenin karşılaması “esastır” dense de “aksi belirtilmedikçe” diye bir ibare eklenerek bu da tamamen işverenin lütfuna bırakılıyor. Böyle bir muğlaklık tam zamanlı çalışanların tıpkı freelance çalışanlar gibi üretim maliyet, araç ve koşullarını üstlenmeye mecbur bırakılabileceğinin bir işareti.
Dahası işçi sağlığı ve güvenliğinin temini için gerekli koşulların nasıl sağlanacağı da belirsiz bırakılarak işverenin inisiyatifine bırakılmış. Sağlık ve güvenlik konusu eğitimlerden ve işçinin bilgilendirilmesinden ibaret olarak tanımlanmış. Çalışma alanının kazalara ve sağlık sorunlarına yol açmayacak şekilde düzenlenmesi gibi işveren yükümlülüklerinden hiç bahsedilmemiş. Son olarak çalışma saatleri hakkındaki düzenleme ise ergonomik sandalyelerin gideremeyeceği sağlık problemlerine kapı açacak nitelikte. Evden çalışma yönetmeliği çalışma saati kavramının altını boşaltıyor. Yönetmelik iletişim yöntemi ile zaman aralığının işçi ve işveren tarafından belirlenmesini öngörüyor. Dolayısıyla çalışma saatleri evden çalışmaya geçildiğinde hem esnekliğe hem de mikrodenetim ihtimaline tabi tutuluyor. İşverenin akşamları ve hafta sonları bize whatsapp’tan mesaj atmasının ve dilerse bilgisayarımıza yerleştireceği programlarla bizi “iletişime” zorlamasının yolu açılmış oluyor. Mesai uzadıkça uzar ve güne yayılırken gözlerimiz, iskelet sistemimiz ve ruh halimizi ne tür tedbirlerin koruyabileceği sorusuna yönetmelikte bir cevap bulamıyoruz.
Freelance çalışanlar olarak yalnızlığımızı aşmak, birbirimizi yalnız bırakmamak için Ofissizler’de bir araya gelmiştik. Bu yönetmelik ise tam zamanlı işi olan çalışanları işveren karşısında yalnız bırakarak freelance’leşmelerinin kapısını aralıyor. Biz freelance çalışanlar olarak işverenin ne sözüne ne de sözleşmesine güveniyor, toplumsal güvence istiyoruz. Ofisli-ofissiz çalışanlar olarak işveren karşısında yalnız bırakılmak istemiyoruz. Çalışma koşullarımızdan işveren ve kamu otoritelerini sorumlu tutuyor, üretim koşullarımızın güvenli ve güvenceli kılınmasını talep ediyoruz.