Hayal içindeki sömürü: Freelance çalışma | Gazete 24 Saat

Freelance çalışanlar için işin rengi pek de “tozpembe” değil… Sigortasızlık, ödemelerin aksaması, hukuksal olarak korunmamak, “Öteki ay iş çıkacak mı?” kaygısı bir yana yalnızlık da cabası…

Esra AÇIKGÖZ – Covid-19 yüzünden birçok iş kolunda evden çalışmaya geçilmesiyle, “Freelance çalışanlar ne şanslıymış” diyenler de arttı. Ancak freelance çalışanlar için işin rengi pek de “tozpembe” değil. Sigortasızlık, ödemelerin aksaması, hukuksal olarak korunmamak, “Öteki ay iş çıkacak mı?” kaygısı bir yana yalnızlık da cabası…

Freelance çalışanların sorunlarını, Ofissizler Dayanışma Ağı, 24 Saat’e değerlendirdi.

Koronavirüsü nedeniyle birçok insan evden çalışmaya başladı. İnsanlar, “pijamayla çalışma” hayallerini gerçekleştirdikleri için freelance çalışmaya dair güzellemeler yapadursun, “gerçek” freelance çalışanlar için işin aslı pek de öyle değil. Onlar, sigortasızlık, emeklilik imkânının olmaması, ödemelerin zamanında hatta bazen hiç yapılmaması, hukuki olarak korunmamak, “Öteki ay iş çıkacak mı?” kaygısı gibi birçok sorunla baş etmeye çalışıyor. Sosyalleşme imkânının azalması ve yalnızlık da ciddi sorun.

İşte bu deneyimleri yaşayan bir grup freelance çalışan, 2018’de Ofissizler Dayanışma Ağı’nı kurdu. O günden beri de freelance çalışmanın yarattığı sorunları birlikte çözmeye çalışıyorlar. Biz de onlarla sorunları ve çözüm önerilerini konuştuk. Avukat Aydan Düzgünkaya ise konunun hukuksal boyutunu anlattı.

Söz, önce Ofissizler Dayanışma Ağı sözcülerinde…

– 2015’te bir araya gelmişsiniz ancak ağın kuruluşu 2018. O üç yıl size ne gösterdi ki, böyle bir dayanışma ağına ihtiyaç duydunuz?

2015’te beyaz yakalılar, freelance çalışanlar ve çalışma alanında politika üreten bazı grupların inisiyatifiyle Dünyada Mekân adında bir mekân oluşturuldu. Freelance çalışanlar olarak birbirimize, “Bu kadar güvencesiz ve unutulmuş bir alanda neden örgütlenmiyoruz?” diye sormaya başladık. Bir araya geldiğimizde daha az yalnız hissettiğimizi, işlerimizi daha kolay halledebildiğimizi görmemizin de çok etkisi oldu. Ofissizler fikri de buradan doğdu. Sektör temelli olmayan, bir çalışma biçimi üzerinden örgütlenmenin büyük bir ihtiyaca denk düştüğünü gördük. Patronlara karşı bir arada durmamız elzem diye düşündük. Aramızda çevirmenden yazılımcıya, tasarımcıdan pazarlamacıya kadar farklı mesleklerden insanlar var.

İŞ HAYATININ KÖR NOKTASI GİBİ

– Freelance çalışma, ofis çalışanları için plazadan kurtulmanın yolu, hatta “pembe bir rüya”. Freelance çalışmaya nasıl yaklaşmak gerekiyor; özgürlük kazanımı mı yeni bir kölelik düzeni mi?

Freelance çalışma şu an iş hayatında kör noktada gibi. Çalışanlar, bu düzende kazanılmış hakların birçoğuna sahip değil. Bunların kazanımı için de Ofissizler gibi emek örgütlenmelerinin önemi büyük. En gözle görülür problemler; düzenli iş alamama, sosyal güvencesizlik, tahsilat ve yalnızlığın getirdiği ruhsal sıkıntılar. Plaza hayatına göre bir özgürlük alanı gibi görünse de, hukukta bir yer edinememesinin de etkisiyle işverenlerin daha fazla hak sahibi olduğunu düşünmesi, sigorta gibi belirli sorumluluklarının bulunmaması ve istediği zaman çalışmayı bırakabilmesi freelance çalışan için dezavantaja dönüşüyor.

– Bir nevi “kayıt dışılık” yaratıyor. Bu anlamıyla patronlara ne gibi sömürü imkânları sunuyor?

Yasalarda freelance çalışanın konumlandığı bir yer yok. Ödeme alınamadığında yönetecek bir süreç yok, ki şirketler karşısında birey olarak güçsüz durumda olan freelance çalışan, hukuki sürece girmekten çekiniyor. İşverenler hiçbir yasal zorunluluğa tabi olmadan freelance çalışanlara iş yaptırabiliyor. Haftanın herhangi bir gününde, herhangi bir saatte iş isteyebileceğini düşünüyor. Birçok işveren, freelance çalışanları ucuz emek olarak görüyor.

– Hep olumsuzlukları konuştuk. Biraz da “pijamayla çalışma lüksü” gibi olumlu yönlerinden bahsedelim mi?

Bir ofise gitmek zorunda olmamak çoğu kişi için mutluluk sebebi. Ancak günlerce evden çıkmama, yalnızlık, ev içi bir dizi emek kalemi de sizi bekliyor. Çalışma saatlerinizi kendiniz belirliyorsanız, güzel gelebilir. Mesela, istediğiniz saatte uyanmak, güzel bir kahvaltı, gece sessizliğinde çalışmak… Ancak kendinizi günün her saati çalışırken bulmak ne kadar yaygın bir bilseniz! Bazen az iş yaparak çok para kazanabiliyorsunuz. Bu serbestlik alanı size bir anda çok iş, az para getirirse de şaşırmayın. Hastaneye gitmek için izin almak zorunda değilsiniz. Ancak sigortanız olmadığından yine hastaneye gidemezsiniz.

– Sorunların çözümü için sizce acil atılması gereken adımlar neler?

Birinci önceliğimiz birbirimizi bulmak, sorunlarımızı konuşmak, çözümleri birlikte geliştirmek. Bu sebeple düzenli toplantılar, etkinlikler yapıyoruz. Freelance çalışmanın çeşitli yöntemlerine göre kapsamlı bir yasal düzenleme olmalı. Şu anda tamamen denetlenemez bir alan. Freelance çalışana şirket kurmanın dayatılması gerçekçi değil. Aylık geliri asgari ücreti bulmayanlar var. Freelance çalışanların sözleşme yaparak elindeki işi güvenceli hale getirmesi yaygınlaşmalı. Meslek örgütleri taban fiyat belirlemeli ve bunlar uygulanmalı. Aksi takdirde piyasa koşullarında rekabet sonucunda fiyatlar akıl almaz şekilde düşebiliyor, hatta ücretsiz hale gelebiliyor. Bir de şu “Nereden istersen, oradan çalış” sloganları eşliğinde freelance çalışmanın özgürlük olarak pazarlanmasının bitmesine ihtiyacımız var. Arkadaşlarımız rüyalar âleminde çalıştığımızı sanıyor. Hâlbuki gece yarısı 39 derece ateşle yatarken müşterimizle iş konuşmak zorunda kalıyoruz.

ÜCRET TAHSİLİ VE GÜVENCESİZLİK ZOR

Meral Candan/Gazeteci

Marmara Üniversitesi gazetecilik mezunuyum. Mesleğe sektör ve ekonomi dergilerinde editör ve muhabir olarak başladım. 1.5 yıl PR ajansında çalıştım. Birkaç aydır freelance muhabirlik yapıyorum. Artılarından biri, istediğiniz haberi istediğiniz yayın için yapabilme şansı. Bu kısmi özgürlük alanı tanıyor. Ancak Türkiye’de gazetecilik yapma koşullarının giderek ağırlaşması pek çok dezavantajı da beraberinde getiriyor. Örneğin; insan hakları alanında haberler yapıyorsanız, arkanızda kurumsal desteğin olması önemli. Yoksa haberleriniz, siyasi erkin hedefi haline gelirse bireysel mücadele etmek zorunda kalıyorsunuz.
Ücretlerin tahsili ve güvencesizlik de zor. Daha günlük yaşıyor, kısa vadeli planlar yapıyorsunuz. Türkiye’de medyanın hal-i pürmelali nedeniyle işsiz ve nitelikli gazeteci sayısı oldukça yüksek. Hükümetin baskıları yüzünden işsiz kalanları istihdam edebilecek yayın sayısı da az. Freelance gazetecilik böyle bir ortamda seçimden çok mecburiyet. Ancak öyle bir dönemdeyiz ki, yıllarca sigortalı çalışsak bile anne-babalarımız gibi emekli olabileceğimize dair ciddi kaygılarım var. Zira sistemin virüs salgınında arıza verdiğini ve insanların gerçek ihtiyaçlarına cevap verme konusunda sınıfta kaldığını izliyoruz.

ÖZGÜRSÜN AMA “GARANTİ” HİSSİ YOK

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel mezunuyum. Sahne dekoru, aksesuvar, ürün ve heykel tasarımı, illüstrasyon alanlarında yaklaşık 20 senedir freelance çalışıyorum. Proje bazlı olduğu, “mesai saati” tanımını kişiye özel hale dönüştürdüğü için memnunum. Buradan bakınca oldukça özgürlükçü durmasına karşın, en önemli sıkıntı, ileriye dönük belirsizlik. Bir kurumda olduğunuz gibi “garanti” altında hissetmiyorsunuz. Sistem sürekli tüketim halinde olmanızı istiyor. Ürettiğiniz ve elde ettiğiniz kazanç, bu hıza yetişmekte zorlanabiliyor, bu da zaman zaman kaygıya neden olabiliyor.Freelance çalışmak, profesyonel hayatınızı belirlediğiniz zaman dilimlerine bölmek demek ve bu, disiplin gerektiriyor. Siz bu dilimlere ilgi alanlarınız, sosyalliğiniz, bedensel ihtiyaçlarınız gibi yaşamsal ihtiyaçlarınızı da serpiştiriyorsunuz. Ancak öncelikle para kazanmalısınız ki, yaşamsal ihtiyaçlarınızı karşılayabilesiniz.

EN BÜYÜK EKSİK ÖRGÜTSÜZLÜK

Mahir Birav / Reklam yönetmeni-çevirmen

İstanbul Üniversitesi Sinema Televizyon lisans ve San Francisco Academy of Art University Motion Picture yüksek lisans mezunuyum. 20 yaşımdan beri çalışıyorum, 15 yılını freelance geçirdim. Yönetmenlik asıl mesleğim olsa da, reklam sektörü bizimki gibi iniş çıkışı çok ekonomilerde ilk kısıtlamaya gidilen alanlardan olduğu için çeviri yaparak günü kurtarmam gerekebiliyor. Koronavirüs yüzünden şimdi olduğu gibi. Freelance çalışmanın benim için en büyük artısı, monoton bir mesai olmaması. Eksilerine gelince; en önemlisi örgütsüzlük. Sendikayı geçtim, dernek dahi yok. Emeğinizi ve haklarınızı koruyacak, belirli standartları oturtacak bir yapı bulunmuyor. İşverenler de çoğu kez lütufta bulunduklarını düşünüyor. Falanca aynı işi şu kadara yapmış, zaten kaç gününü alacak ki? Ah, o falancayla bir konuşabilsem… Mesele kaç günümü alacağı değil, o işi hakkıyla yapabilmek için ömrümün ne kadarını harcamış olmam… Bundan kısmen biz de sorumluyuz. Sonraki işin ne zaman geleceğini bilmeyince, sosyal güvenceden de yoksunsanız, ne kadar ucuza olursa olsun işi alabilmek çok hayati görünebiliyor. Bir de işverenlerin meşhur, “Bu seferlik böyle olsun, daha çok iş yapacağız” yaklaşımı var. İnsan doğası herhalde, yüzüncü kez duysa da inanmak istiyor.
Ben üç kez iş bitiminde paramın tamamını alamadım. Bağlayıcı bir sözleşme yapmadıysanız ki bu yaygın değil, kanunen yapabileceğiniz pek bir şey yok. İfşa edebilirsiniz ama ne yazık ki birileri onlara hizmet vermeye devam edecek.
Daha yetişkin olmadan ailenizden gelen bir telkin var; Maaşlı ve sigortalı bir işe girmek, böylece “önünü görebilmek”. İnsan doğası kendini güvende hissetmek için yarını öngörebilmek istiyor sanırım. Freelance çalışmak işte bu temel ihtiyacı ortada bırakıyor. Sonraki iş ne zaman gelir? Bütçesi ne olur? Gelecek çoğu zaman sisler içerisinde… Freelance olmanın en büyük dezavantajı sistemin dışında kalmak.

YASAL BOŞLUK VE BELİRSİZLİK SÜRÜYOR

Freelance çalışmada önemli sorunların başında işverenle çıkabilecek maddi anlaşmazlıklar geliyor. Çünkü yazılı bir sözleşme yapılmıyor. Avukat Aydan Düzgünkaya, hukuki açıdan durumu ve olması gerekenleri şöyle anlatıyor:
“Tüm freelance çalışanları kapsayan tek bir yasal düzenleme yok. Bir kısım, işverenin talimat ve işyeri organizasyonuna bağlı çalıştığı için, İş ya da Borçlar Kanunu kapsamında “hizmet akdi” ile çalışan işçi statüsünde ve kıdem, ihbar, sigorta gibi güvencelerden faydalanabiliyor. Bir kısım ise, kendi işyerleri (vergi) açılışları olması sebebiyle daha ziyade Borçlar Kanunu’ndaki eser sözleşmesi kapsamında çalışıyor. Ama freelance çalışanlar için en doğrudan düzenleme Borçlar Kanunu’ndaki Evde Hizmet Sözleşmesi. Bu, daha ziyade tekstil gibi sektörlerde eve verilen işleri düzenliyor gibi görünmekte. Maddenin gerekçesinde bile bir açıklama yok. Bu nedenle ne yazık ki yasal bir boşluk ve belirsizliğin devam ettiği söylenebilir.
En sık yaşanan sorun, sigortasız çalışma. Hiçbir işveren, freelance çalışanını sigortaya bildirmiyor. Oysa mevzuat imkân tanıyor. Ayrıca en büyük sorun ücretlerini hiç ya da zamanında alamamaları. Çoğu işvereniyle yazılı sözleşme yapmadığı için, öncelikle iş ilişkilerini ispat, sonrasında da tahsilat sorunu yaşıyor.
Çözüm için her şeyden önce freelance çalışma biçiminin farklı türleriyle birlikte tanımlandığı, kapsamının kısıtlanmadan belirlendiği ve İş Hukuku kapsamında işçi olarak kabul edildikleri bir düzenleme yapılmalı. Kurdukları her iş ilişkisinde İş Kanunu kapsamında işçi olarak sayılmaları, SGK primlerinin ödenmesini talep hakları, ihbar tazminatı hakkı, kendilerine verilen işlerin devamlılık arz etmesi ve bu şekilde şartlarını taşıyabilmesi halinde kıdem haklarının bulunması ve hatta belli bir işverene çalışırken iş kazası geçirirlerse buna ilişkin hükümlerden yararlanabilmeleri yani özetle İş Kanunu kapsamındaki işçilerle aynı haklara sahip olmaları gerekiyor.”

Haberi Hazırlayan: Esra AÇIKGÖZ

Kaynak: http://www.24saatgazetesi.com/hayal-icindeki-somuru-freelance-calisma/

İnternet sitesi https://ofissizler.org
Yazı oluşturuldu 43

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.