Ofissizler ve Ofissiz Çalışanlar Hakkında | Yolculuk Gazetesi Röportajı

Freelance çalışmanın harçlık kazanmak, bir işe girmeden önce geçen zamanı “geçici olarak” değerlendirmek olmadığını ve ofissizlerin yaşadıklarını, gündelik hayatlarını Gazete Yolculuk’a yine ofissizler anlatıyor.

“Erken kalkıp herkesin çalışmaya başladığı saatlerde ben de masa başına geçmeye çalışıyorum. Akşam 5-6 gibi o günün işlerini bitirmek gibi bir idealim var ama bu ideal çoğu zaman gerçekleşmiyor tabii. Hafta içi gece 11-12’lere kadar çalıştığım oluyor.”

“Freelance çalışmanın en kötü yanlarından biri yalnızlaşma ve buna bağlı oluşan mutsuzluk, özgüven kaybı, mücadele etmeme gibi durumlar.”

“Yalnız olmadığımızı vurgulamak ve bu alanda, freelance çalışanların oluşturduğu bir emek hareketinde neler yapabileceğimizi düşünmek, başkalarına bunu izah etmek ve haklarımızı belirlemek, talep etmek için var Ofissizler.”

Freelance çalışma, günümüzde pek çok insanın farklı iş kollarında geçimini sağlamak için çalışmak zorunda kaldığı bir çalışma biçimi. Tamamiyle güvencesiz, ‘esnek çalışma saatleri’ içinde ve düşük ücretler karşılığında çalışmaya zorlanan freelance çalışanların durumunu, kendilerinin oluşturduğu Ofissizler Ağı ile konuştuk.

‘Bu işi ofiste yapmamın hiçbir anlamı yok’

– Ne zamandır freelance çalışıyorsunuz? Başlangıçta yaşayacağınızı öngördüğünüz şeylerden farklı durumlarla karşılaştınız mı?

Goncagül: Yaklaşık 4 yıldır tamamen freelance olarak çalışıyorum. Öncesinde kurumsal hayat ile birlikte ya da ekonomik ihtiyaca göre zaman zaman freelance olarak da işler yapıyordum. Kurumsal iş hayatını bırakarak freelance çalışma düzenine geçtiğimde maddi sıkıntıların olabilirliği hakkında çok düşünmemiştim. Ama bu hayat sürecinde bunu planlı bir şekilde organize ederek aşmayı başardım diyebilirim. Freelance çalışanlarda zor durumda gelen “Maddi sıkıntılardayım, bir işe girmem gerekiyor sanırım” düşüncesi ile “Düzenli bir işe girersem mutlu olamayacağım” düşüncesi arasındaki çatışmadan mantıklı bir çözüm bularak sıyrılmak gerekiyor.

Ferhan: Mezun olduktan sonra 3 ay kadar bir çeviri firmasında çalıştım. Çıktığımdan beri de yaklaşık 5 senedir freelance olarak çeviri yapıyorum. İşten “Bu işi ofiste yapmanın hiçbir anlamı yok,” diyerek çıkmıştım. Hatta bu işi yapacaksam bir daha ofise dönmem gibi bir karar bile almıştım. Çeviri freelance çalışmaya çok müsait bir alan. Özellikle yerelleştirme sektöründe freelance çevirmenlerle çalışma sistemleri geliştirilmiş, oturmuş durumda. O yüzden çok belirsiz bir alanda yüzüyor değiliz. (Yayıncılık sektörü biraz daha kaotik tabii.) Yine de başlangıçta iş sürecini yönetmenin bu kadar somut bir çaba gerektireceğini düşünmemiştim açıkçası. İş gelecek, ben de oturup yapacağım gibi hayal ediyordum herhalde. Kısa vadede hâlâ bu kadar kolay işleyebilir belki ama bu artık yıllara yayılan bir çalışma şekline dönüştüğünde her sabah benzer saatlerde kalkıp işin başına oturmak, özellikle ticari metinlerle uğraşırken monotonluğu sugötürmez çalışma saatlerini atlatmak için motivasyon devşirmeye çalışmak, iş kovalamak, kısa ve uzun vadeli planlar yapmak, tüm bunları yaparken sosyal bir canlı olarak iş dışında da işlev görmeye çalışmak doğalından gelişen bir süreç olmuyor. Hepsi ayrı ayrı çaba gerektiriyor.

‘Geçinmek için daha fazla iş; kaygı ve yalnızlık getiriyor’

Oya: Uzun bir kısmı freelance olmakla birlikte on yıldan biraz fazla süredir çalışma hayatının içindeyim. Geçinemediğimi görüp iyice kaygılandığımda tam zamanlı iş arayışına yöneliyorum. Bu bir döngü aslında. Tam zamanlı işe girdiğimde de “geçinemediğimi” görüyorum; işin üstüne işyeriyle boğuşma angaryası biniyor. Eve iş götürmeye başlıyorum ve madem eve iş götürüyorum, neden freelance çalışmıyorum diyerek freelance çalışmaya geçiyorum, ilk zamanlarda her şey yolunda gidiyor: istediğim işleri alıyorum, istediğim saatte çalışıyorum, yatıyorum, kalkıyorum. Bir zaman sonra ekonomik olarak çakılmaya başladığımı görüp daha fazla iş almaya çalışıyorum, bu da daha fazla kaygı ve yalnızlıktan başka bir şey getirmiyor.

‘Güvencemiz yok’

– Günlük çalışma rutininiz nasıl? Örneğin çalışma saatleriniz net mi, buna aykırı çalışma saatlerinin dayatıldığı oluyor mu? Çalışma yaşamınızdaki ‘esneklik’ sizi nasıl etkiliyor? Güvenceniz ne şekilde sağlanıyor?

Goncagül: Çalışma rutinimi kendim belirliyorum denebilir. Freelance çalışmanın getirdiği güzelliklerden biri bu. Çalışma verimliliği olarak her insan farklı şekilde olabiliyor, freelance olarak çalıştığında bunu kendin keşfedip belirlemek durumundasın. Dayatılan çalışma saatleri değil ama işin tamamlanma süresi olabiliyor. Bu da işe bağlı olarak yapılan işteki kaliteye etki edebiliyor. Güvencemiz büyük bir oranda yok diyebiliriz. Ofissizler olarak bir amacımız da biz varız diyerek kendimize sistemde bir yer bulabilmek, şirketlere de bunu gösterebilmek.

Ferhan: Erken kalkıp herkesin çalışmaya başladığı saatlerde ben de masa başına geçmeye çalışıyorum. Mailleşmeler, gelen işleri planlamak ve teslimler genellikle mesai saatleri içerisinde oluyor. Akşam 5-6 gibi o günün işlerini bitirmek gibi bir idealim var ama bu ideal çoğu zaman gerçekleşmiyor tabii. Hafta içi gece 11-12’lere kadar çalıştığım oluyor. Çok acil işlerde birkaç hafta boyunca günde 12-13 saat çalışmam talep edilebiliyor. Biz kendi takvimizi kendimiz belirlemeye çalışarak bu esnekliği kendi lehimize döndürmek için uğraşsak da ödün vermemek, özellikle örgütlülüğün ve standartların olmadığı böyle bir çalışma formunda çoğu zaman iş ve gelir kaybı gibi riskleri de beraberinde getiriyor. Güvencemizi de kendimiz sağlamamız bekleniyor. Ama sağlık sigortası, emeklilik gibi asgari haklardan yararlanabilmek için bile belli bir gelir seviyesine erişmiş olmak ve onu sürdürebilmek gerekiyor.

‘En büyük alacaklımız devlet’

Oya: Zamanını planlama sıkıntısı ortaya çıkıyor. Geceleri çalışmayı tercih ediyorum ama bu da gündüz uyumak anlamına geliyor. Gündüz uyuduğunuzda da sosyal yaşamınız darmadağın oluyor. Teslim tarihi belirli işler yaptığım için gün içinde belli bir saatte bilgisayar başında olmam dışarıdan dayatılmıyor ama teslim tarihini geciktirmemek için uykunuzdan feragat ediyorsunuz. Esnek olan uykularımız oluyor nihayetinde. Mesai saatleri iyice muğlaklaşıyor, tatil gününün yerini küçük kaçamaklar, mesela bir saatlik yürüyüşler ya da herkes işteyken gündüz seansında film izlemekler alıyor. Dışarı çıktıysam içimde hep ödevimi yapmamışım gibi bir kaygıyla geçiriyorum zamanı. Her ay bir yerden geçinebileceğim kadar iş alabileceğimin de garantisi yok maalesef; işverenle aramızda genelde bir sözleşme olmuyor. Sağlık konusunda da aynı güvencesizlikle boğuşuyoruz; dışarıdan sigortamızı ödeyebilmemiz için gelirimizin asgari de olsa sabitliğe ulaşması gerekiyor. En büyük alacaklımız devlet, oturduğumuz yerden borçlanıp duruyoruz.

‘Freelance çalışmanın en kötü yanları; yalnızlaşma ve özgüven kaybı’

– Ofissizler gibi bir kolektife neden ihtiyaç duydunuz? Bu fikir sizin açınızdan hangi ihtiyaca denk düşüyor?

Goncagül: Freelance çalışmanın en kötü yanlarından biri yalnızlaşma ve buna bağlı oluşan mutsuzluk, özgüven kaybı, mücadele etmeme gibi durumlar. Ülkemizde freelance çalışma hem devlet tarafından hem de freelance çalışanlar tarafından bir sisteme oturtulmamış. Freelance çalışanlar olarak çoğumuz kendi çalışma ve hayat düzenimizi kendimiz kuruyoruz ve bunu tamamen kendi deneyimlerimiz ile yapmaya çalışıyoruz. Bu konuda yalnız olmamak bizim durumumuzda bir çok kişinin olduğunu bilmek ve birlikte sorunlarımıza çözüm bulmak önemli.

Oya: Ofissizler yeni ve hızla yaygınlaşan bir çalışma biçimini tarif ediyor. Hepimiz evlerimizden çalışıyoruz ve kimse kimseyle temas etmiyor. Aynı işi yaptığımız meslektaşlarımıza, benzer koşullarda çalıştığımız insanlara ulaşamıyor, gün sonunda içine düştüğümüz “ben bu işi beceremiyorum” hissini kendi başarısızlığımız addediyoruz. Çalışma hayatının bizi içine çektiği yalnızlıktan kurtulabilmek için bir araya gelmek, fikir alışverişinde bulunmak, belki mesleğimizle ilgili yeni bir şeyler öğrenmek ihtiyacı duyuyoruz. Yalnız olmadığımızı vurgulamak ve bu alanda, freelance çalışanların oluşturduğu bir emek hareketinde neler yapabileceğimizi düşünmek, başkalarına bunu izah etmek ve haklarımızı belirlemek, talep etmek için var Ofissizler.

Ferhan: Freelance çalışma çoğu zaman ara bir form olarak görülüyor. Öğrenciyken yapılan, işsiz kalınca bulaşılan veya ek gelir için yapılan işleri kapsıyormuş gibi anlaşılıyor. Freelance çalışmaya bunlar da dahil tabii ama aslında eksik bir temsil bu. Temsil bu düzeyde kalınca alana özgü hak arama çabaları da beyhude çabalarmış gibi görünüyor. Tercihen veya koşullar zorladığı için hayatını freelance çalışarak kazanan insanlar var ve olacak. Bu artık başlı başına bir çalışma şekli. Bunu vurgulama ve hak arama mücadelesinde sonraki aşamalara geçme ihtiyacı içerisindeyiz.

Kaynak: https://gazeteyolculuk.net/soylesi-evde-calisma-somurusu-ofissizler-anlatiyor

 

İnternet sitesi https://ofissizler.org
Yazı oluşturuldu 43

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.